28 Ağustos 2024 Çarşamba

Selen Görgüzel’in kızının rahatsızlığı olan Pnömomediastinum nedir? Nasıl belirti verir? Risk faktörleri nelerdir?

Ünlü şarkıcı Selen Görgüzel’in kızı İlknaz Bektaş, elektronik sigara yüzünden ölümden döndü. Göğüste hava kaçağı bulunması durumu olan ve tıp dili ile Pnömomediastinum denilen rahatsızlık nedir? Belirtileri nelerdir? Kimlerde görülür? Risk faktörleri nelerdir? Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Özkan Demirhan anlattı.
Pnömomediastinum, mediastende (göğüs kafesinin ortasında yer alan ve kalp, büyük damarlar, trakea gibi hayati organları içeren bölge) hava bulunması durumudur. Bu durum, çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir ve genellikle göğüs ağrısı, nefes darlığı ve bazen boyunda veya yüzde şişlik gibi belirtilerle kendini gösterir. Pnömomediastinum, kendiliğinden gelişebileceği gibi travma, cerrahi müdahale, akciğer hastalıkları ve enfeksiyonları ( özellikle son dönemde Covid’de sık rastladık ) nedeniyle oluşabilir. Tedavi genellikle altta yatan nedene bağlı olarak yapılır. Çoğunlukla kendiliğinden düzelir. Ancak, altta yatan ciddi bir neden varsa cerrahi müdahaleye kadar gidilebilir. Ne gibi belirtiler verir? Küçük boyuttaki Pnömomediastinum herhangi bir belirti vermeyebilir ancak hava miktarı fazla olunca hastalarda şu şikayetler olabilir; Göğüs Ağrısı: Genellikle keskin ve baskı tarzında olabilir. Ağrı boyna veya omuzlara yayılabilir. Nefes Darlığı: Havanın mediastinuma kaçması, solunum yollarına baskı yaparak nefes almada zorluk yaratabilir. Öksürük: Ani, kuru ve rahatsız edici bir öksürük görülebilir. Boyun ve Yüzde Şişlik: Boyun ve yüz bölgesinde şişlik ve cilt altında hava birikmesi (subkutan amfizem) hissedilebilir hasta boynuna hafif bastırma ile çıtırtı hissedebilir. Yutkunma Zorluğu: Özellikle yemek yerken veya su içerken yutma güçlüğü yaşanabilir. Ses Kısıklığı: Hava birikmesi ses teli sinirine baskı yapabilir ve ses değişikliklerine yol açabilir. Kalp çevresinde ileri boyutta hava bulunması durumunda düzensiz kalp atışları ve çarpıntı hissedilebilir. Teşhis nasıl konur? Burada önemli olan hastanın klinik durumudur hafif belirtilerden göğüs ağrısı, nefes darlığı, boyunda şişlik ve cilt altı amfizemi (hava birikimi) gibi ciddi belirtilerle de başvurabilir. Fizik muayene sırasında doktor, boyun ve göğüs bölgesinde cilt altında hava birikimini hissedebilir. Yani ilk önce anamnez ve fizik muayene ile tanıya gidilir. Daha sonra radyolojik tetkikler, akciğer grafisi ve bilgisayarlı tomografi ile teşhis kesinleştirilir. Özelikle BT’de havanın yerleşim yeri, boyutu, komşu organlara ne derece bası yapıyor onu tespit ederiz. Bazen radyolojik olarak yemek borusunun aşırı kusmaya bağlı hasar görmesi nedeniyle Özofagus yırtığının tespiti için özofagografi gerekebilir. Kan testleri tanıda önemli rol oynamaz, ancak enfeksiyon veya başka bir altta yatan durumun değerlendirilmesi için gerekebilir. Bazen İnvazif olmayan tanı yöntemlerinden Bronkoskopi ve endoskopi yapılabilir. Burada amaç mediastendeki hava kaçağının kaynağını araştırmaktır. Kimler risk altındadır? Pnömomediastinum riski taşıyan kişiler, belirli durumlar veya tıbbi sorunlar nedeniyle bu durumu geliştirme olasılığı daha yüksek olan bireylerdir. Risk taşıyan gruplar ve faktörler şunlardır: Özellikle tütün ve tünün ürünü kullanımı veya son yıllarda kullanılan elektronik sigara kullanıcıları risk taşımaktadır. Çünkü sigara ve diğer tütün ürünleri kronik bronşit ve amfizeme zemin hazırlamaktadır. Genç, uzun boylu, astenik tip erkeklerde daha sık görülür. Bu durum, özellikle sağlıklı gençlerde görülen spontan (kendiliğinden gelişen) pnömomediastinum şeklinde ortaya çıkabilir. Şiddetli öksürük veya diğer solunum yolu enfeksiyonları, akciğerlerde basınç artışına ve sonuç olarak pnömomediastinum gelişimine yol açabilir. Astım krizleri sırasında aşırı zorlanma, akciğerlerdeki hava yollarında basınç artışına ve dolayısıyla pnömomediastinuma neden olabilir. Derin dalış yapan dalgıçlar veya hızlı irtifa değişikliklerine maruz kalan kişiler (örneğin, uçakla seyahat ederken) pnömomediastinum riski taşır. Göğüs travması (örneğin, kazalar, spor yaralanmaları) pnömomediastinum riskini artırabilir. Bu travmalar doğrudan göğse veya boyuna uygulanan baskıyı içerebilir. Şiddetli kusma, ağır kaldırma, aşırı zorlanma veya doğum sırasında ıkınma gibi durumlar, mediastinal bölgedeki basıncın artmasına ve pnömomediastinum oluşumuna yol açabilir. Özellikle kokain gibi bazı uyuşturucular, akciğerlerde ani basınç değişikliklerine yol açarak pnömomediastinum riskini artırabilir. Bu risk faktörleri, pnömomediastinum gelişme olasılığını artırabilir, ancak her durumda pnömomediastinum ortaya çıkmayabilir. Özellikle tekrarlayan pnömomediastinum vakalarında altta yatan bir sağlık sorununun olup olmadığı mutlaka araştırılmalıdır. Pnömomediastinum’da tedavi nasıl planlanır? Tedavi planı nedene yönelik yapılır ancak çoğunlukla medikal tedavi yeterli olmaktadır. Hafif ve asemptomatik vakalarda genellikle sadece izlem yeterlidir. Oksijen tedavisi uygulanabilir, bu tedavi, havanın emilimini hızlandırmaya yardımcı olabilir. Hastaya istirahat etmesi ve aşırı efor gerektiren hareketlerden kaçınılması önerilir. Pnömomediastinumun nedeni belirlenmişse, bu nedenin tedavisi önceliklidir. Örneğin, bir solunum yolu enfeksiyonu veya bunların arasında son yıllarda covid ilk sırayı almıştır, tabi diğer enfeksiyonlarda da risk vardır. Astım krizi veya travma pnömomediastinuma neden olmuşsa, bu durumların tedavisi yapılmalıdır. Göğüs ağrısı ve rahatsızlığı olan hastalar için ağrı kesici ilaçlar kullanılabilir. Öksürük kesici ve kabızlığı engelleyici tedavi vermekteyiz. Bu hastalarda ameliyat söz konusu oluyor mu? Nadir durumlarda, ciddi vakalarda ya da pnömomediastinumun hızlı bir şekilde kötüleştiği durumlarda cerrahi drenaj veya diğer müdahaleler gerekebilir. Ancak bu durumlar oldukça nadirdir. Hangi durumlarda hastaneye yatış öneriyorsunuz? Semptomları ciddi olan veya durumun hızlı bir şekilde kötüleştiği hastalar hastaneye yatırıyoruz. Yakın izlem altında tutulmaları gerekebilir. Çoğu durumda pnömomediastinum kendiliğinden iyileşir ve tedavi gerektirmez. Ancak altta yatan ciddi bir durumun varlığı ihtimali göz önünde bulundurulmalı ve uygun değerlendirme yapılmalıdır.

23 Ağustos 2024 Cuma

Rus hasta, mitral kapağına yapılan ameliyatsız müdahale ile yeniden nefes aldı…

Yurt dışında yapılacak bir şey yok denilen hasta, Antalya’da şifa buldu. Kalp yetmezliği nedeni ile nefes almakta zorlanan ve adım dahi atamayan hasta, Doç. Dr. İsmail Ateş ve ekibinin gerçekleştirdiği ameliyatsız yöntemle ertesi gün ayağa kalkmayı başardı.
Geçtiğimiz günlerde ciddi kalp yetmezliği ve mitral yetmezliği şikayetleri ile Rusya’dan Türkiye’ye tedavi için gelen 63 yaşındaki İbragim Magomedoviç, Antalya’da yapılan girişimsel tedavinin ardından ülkesine mutlu döndü. Yurt dışında ‘yapacak bir şey yok’ denilen hastanın, dünya ile birlikte Türkiye’de de eşzamanlı olarak kullanılan mitral kapak yetmezliğinde Ameliyatsız tedavi imkanı sağlayan Mitraclip Yöntemi ile mitral kapağı tedavi edildi. Aynı seansta üç kablolu kalp pili de takılan hasta, işlemden bir gün sonra taburcu oldu. Antalya’da üç gün tatil yaptıktan sonra ülkesine dönen Magomedoviç, “Tam ümidimi kaybetmişken Türkiye’de Türk doktorların girişimi ile yeniden nefes almaya başladım. Ben burada yeniden doğdum, en kısa zamanda Türkiye’ye tekrar geleceğim. Doç. Dr. İsmail Ateş ve ekibine teşekkür ediyorum. Türk doktorlara biz de çok güveniyoruz.” Dedi. Hastanın durumunu değerlendiren ve yapılan işlemlere dair bilgi veren Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. İsmail Ateş, “Hasta bize geldiğinde durumu gerçekten çok kötüydü. Ülkesinde yapılacak bir şey yok denilmiş ve sadece ilaç tedavisi önerilmiş. İleri derecede kalp yetmezliği ve mitral yetmezlik nedeni ile nefes alamıyor, hareket dahi etmekte güçlük çekiyordu. Bu hastalarda çoğu zaman ameliyat riski bulunduğu için çaresiz kalabiliyorlar. Biz hastayı tetkik ettikten sonra girişimsel olarak uyguladığımız mitral kapak tamirinde kullandığımız bir halk dilinde mandallama yöntemi değimiz mitraclip yöntemini kullandık hastamıza. Mitraclip metodu anjiyo yöntemiyle uygulanıyor. Göğüste hiçbir kesinin olmadığı, kasıktan yapılan bu işlem 1-1,5 saat sürüyor. Bu yöntemle aynı anjiyo gibi sağ kasıktaki toplardamardan girerek mandallama yöntemi ile mitral kapak tamiri yapıyoruz. Mitral kapak ön ve arka yapraktan oluşuyor. Anjiyo metoduyla kateterle kasık toplardamarından girilip, karın içindeki büyük toplardamara geçilerek kalbe ulaşılıyor. Sonrasında damar içindeki kateter kanalıyla mitral kapak seviyesine kadar mitraclip cihazı ulaştırılıyor. Mitraclipin kanatları bu noktaya ulaştığında açılıyor. Problemli olan kalp kapak kısımları mitraclipin kanatları altına alınıyor ve hedeflenen kapak yapısı sağlanınca dikişler karşılıklı olarak tutturuluyor. Bu noktada kapakta yeterli kapanma sağlandığı test ediliyor. Bu şekilde kapak tamir edilmiş oluyor ve hastalar 1 gün sonra normal hayatlarına dönmek üzere taburcu ediliyorlar. İşlem sonrasında hastaların öncelikle kalbe bağlı nefes alamama, nefes düzensizliği yakınmalarında azalma meydana geldiği gibi, kalp büyümesi duruyor ve hastaların hareket kapasiteleri artıyor. Bu işlemle birlikte hastamıza aynı seansta üç kablolu kalp pili taktık. Ertesi gün de taburcu ettik. Üç gün Antalya’da dinlenen ve tatil yapan hastamızın son kontrollerinden sonra her şeyin yolunda olduğunu gördük ve ülkesine gönderdik. “ dedi.

5 Ağustos 2024 Pazartesi

Azerbaycan’dan gelen kalp kapak hastaları Antalya’da şifa buldu…

Ameliyat riski bulunan kalp kapak hastaları için ameliyatsız tedavi imkanı sağlayan Mitraclip Yöntemi, bu sefer Azerbaycan’dan gelen hastalara umut oldu. Azeri doktorlar Prof. Dr. Uzeyir Rahimov ve Prof. Dr. Farid Aliyev, ileri kalp yetmezliği bulunan iki hastasını alarak tedavileri için Türkiye’ye geldi. Mitraclip işlemlerinde Türkiye’de ve dünyanın pek çok ülkesinde proktorluk görevi bulunan Doç. Dr. İsmail Ateş ve ekibi önderliğinde Antalya’da özel bir hastanede gerçekleşen girişimsel işlemler ile Azeri hastalar sağlığına kavuştu.
Dr. Uzeyir Rahimov, “İşlemin hemen ardından hastalardaki farkı gözlemledim.” Henüz Azerbaycan’da uygulanmayan yöntemin etkilerini bildiğini bu yüzden de hastalarını Türkiye’ye getirerek tedavi olmalarına sağladığını ifade eden Kardiyolog Prof. Dr. Uzeyir Rahimov, “Dr. İsmail Ateş Mitraclip yöntemini Türkiye’de en fazla uygulayan hekim. Dünyanın birçok ülkesine de proktor olarak gidiyor. Yöntem henüz Azerbaycan’a gelmediği için biz hastalarımızı alıp Türkiye’ye geldik. Durumu çok ağır olan iki kalp yetmezliği hastamız vardı. Sürekli hastanede yatmak zorunda olan, nefes almakta zorlanan. Hastalarımızdan birinin böbrek değerleri de kalp yetmezliğinden ötürü çok ciddi düzeydeydi. Antalya’da Dr. İsmail Ateş önderliğinde bu iki hastamıza girişimsel olarak uygunalan bu işlemin hemen ardından, hastalardaki değişikliği hem biz hekimleri gözlemledik hem de kendileri bunu dile getirdiler. Böbrek fonksiyonları çok bozuk olan hastamız, kalp kapağındaki kaçak giderilince böbrek fonksiyonları da hemen düzelme gösterdi. Bu hastaların hayatının kalitesi değişti ve düzeldi. Bu çok önemli bir şey. Bu işlem henüz Azerbaycan’da uygulanamadığı için biz bundan sonra hastalarımızı Türkiye’ye getirmeye devam edeceğiz. Türk doktorlar ve Azeri doktorlar çok başarılı işler yapıyor. Biz iki ülke hep kardeşiz ve güç birliği yapıyoruz. Tıp alanında bu iki kardeş ülkenin doktorlarının iş birliği, dünyaya örnek olabilir.” Dedi. Kalp kapak hastaları çok ciddi sorunlar yaşıyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. İsmail Ateş, kalp kapak hastalarının çoğu zaman ameliyata uygun olmadığını bundan dolayı çok ciddi sağlık sorunları ile yaşamlarını sürdürmek zorunda kaldıklarını ifade ederek, ”İnvaziv kardiyolojinin her dalı ile uğraşmakla birlikte, özellikle ameliyatsız kalp kapak tamirleri konusunda ciddi gayretlerim var. Ülkemizde de bunun öncülüğünü yapmaktayım. Şimdi özellikle ileri kalp yetmezliği olan ve kalp kapaklarında, mitral kapağında, trirküspit kapağında kaçak olan hastalarda ameliyat riski çok yüksek olduğu için çoğu hasta sadece ilaç tedavisiyle takip edip kendi kaderine bırakılmakta ve herhangi başka bir şey yapılamamaktadır. Dolayısıyla bu hastalar için çok ciddi bir sıkıntı yaşıyor. Sık sık hastaneye yatmak zorunda kalıyor, ciddi nefes darlığı yaşıyor, günlük en basit işlerini bile çoğu zaman göremiyor.” İfadelerini kullandı. 500’e yakın hastanın hayatına dokunduk. Son 10 yıldır geliştirilen girişimsel yöntemler başarılı sonuçlar veriyor. Dr. İsmail Ateş sözlerine şöyle devam etti. “Son 10 yıldır hastaları ameliyatsız olarak Mitraclip veya Triclip yöntemleriyle tedavi edebiliyoruz. Azerbaycanlı meslektaşlarımız da dünya paralelinde tıptaki bu gelişmeleri yakından takip ediyorlar. Daha önce de Türkiye’ye gelip bu konuyla ilgili iki - üç günlük eğitim ve sertifikasyon programından geçmişlerdi bizden. Yöntemler henüz kendi ülkelerinde mevcut olmadığı ve uygulanamadığı için özveri göstererek hastalarıyla birlikte Antalya’ya geldiler. Kısa bir ön değerlendirmeden sonra hastaların bu işlem için uygun olduğunu gördük ve işlemi planladık. İki tane hastamızın Azeri ekiple birlikte başarılı bir şekilde tedavilerini uyguladık. İki gün içine de tekrar ülkelerine gönderdik. Bu vakalarla birlikte Temmuz ayı ile birlikte bu yıl için vaka sayımız 100’e yaklaştı. Toplamda Ortadoğu, Orta Asya, Afrika, Doğu Avrupa ve Türkiye olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde 500’e yakın vakanın hayatına dokunmayı başardık. Bu konuda bilinç ve farkındalık arttı.” Şeklinde konuştu.