12 Şubat 2019 Salı

KULAK ESTETİĞİNDE ZAMANLAMA ÖNEMLİDİR…



Silivri Kolan Hastanesinden Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Ercan DEMİRBAĞ kulak estetiği hakkında merak edilenleri bizimle paylaşıyor.
Kulak kepçesi, işitme organımız olan kulağın dış dünya ile olan bağlantısını sağlayan kısımdır. Başın iki yanında uzanan bu organlar estetik açıdan önem taşır. Kulak şeklindeki farklılıklar, büyüklükler, küçüklükler, yokluklar, asimetriler, vs. hepsi kulak estetiğinin altında incelenmektedir. Ancak bu yazıda sizlere kulak estetiği denildiğinde en sık akla gelen kepçe kulak ile tedavisinden bahsedeceğim.
Kulak kepçesinin normalden daha fazla öne doğru kıvrık olması durumuna kepçe kulak denir. Kepçe kulakta estetik görüntüyü bozan gerçek neden; kıvrım olması gereken bazı kısımların düz olması ve/veya dış kulak yolunun arkasındaki çukurun normalden daha derin olmasıdır. Bu nedenle baş ile daha fazla açı yapan kulak öne doğru kıvrık bir hal alır, önden bakıldığında kulak daha fazla görünür. Bu görüntüyü düzeltmek için kulak estetiği yapılır. Bu ameliyatta kulağın arkasından girilerek çalışılır. Temel olarak kıkırdaklar törpülenir ve özel dikişlerle arkaya doğru kıvrık şekil verilerek tespit edilir.
Kepçe kulak ameliyatı için ideal zaman çocuğun okula başlamasından önceki yaz tatili olarak tanımlanabilir. Çünkü kulak gelişiminin büyük kısmı (% 80) 5-6 yaşa kadar tamamlanmaktadır. Ayrıca çocuklar acımasızdır, şaka ya da kızdırmak amaçlı yapılan her söz-eylem çocuğun ruhsal durumunda olumsuzluğa neden olabilir. İleri yaşlarda dahi psikolojik yansımaları olabilecek durumlarla karşı karşıya kalmamak için kulağın müdahaleye izin verdiği ideal zamanda ameliyatın yapılması önemlidir. Ancak kepçe kulak ameliyatı için bir yaş sınırı yoktur. Beş yaşından sonra her yaşta yapılabilir.
Kepçe kulak ameliyatları; sonrasında iz kalmaması, lokal anestezi ile yapılabilmesi, kısa sürede iyileşmesi, gerekse ileri yaşlarda oluşabilecek psikolojik sıkıntıların önüne geçmesi nedeniyle önemli ve yüz güldürücü bir müdahaledir.
Op. Dr. Ercan DEMİRBAĞ
www.ercandemirbag.com



EYŞAN BEBEĞİN SESİ OLDU, TWİTTER’DA DÜNYA GÜNDEMİNE OTURDU!


3 yaşındaki epilepsi hastası Eyşan bebeğin geçirdiği atakların durması ve gözlerinin tekrar görmesi için yapılacak ameliyata destek olmak amacıyla Kurtuluş Vakfı Başkanı Ufuk Tezemir, yazdığı ‘Bahane Herkeste Var’ kitanının tüm gelirini Eyşan Bebeğe vereceğini açıkladı. Bu açıklamasının ardından Twitter’da çığ gibi büyüyen Ufuk Tezemir, önceki gece twitter’ın en çok konuşulan ismi oldu. Dünya sıralamasında da 4. Sıraya çıkan Tezemir; ‘Bu konu çok hassasiyet duyduğumuz bir konuydu. Biz de ne yapabilirizi konuştuk ve en iyisinin bu olacağına karar verdik. Inşallah ona bir nefes olabiliriz’ diye konuştu. 

‘Bahane Herkeste Var’ kitabı, insanların tüm bahanelerinden arınıp başarıya ve başarılı olmaya odaklanabilecekleri, hayatın getirdiği zorluklar karşısında pes etmek yerine iyi çözümlerle güzel sonuçlara ulaşabilecekleri bir kişisel gelişim kitabıdır.

4 Şubat 2019 Pazartesi

BACAK KURTARAN MİNİMAL İNVAZİV CERRAHİ YÖNTEMLER…


Damar sertliğinin en tehlikeli sonuçlarından biri de tıkanan bacak damarlarının kangrenle ve uzuv kayıplarına neden olmasıdır. Son yıllarda geliştirilen Minimal İnvaziv Cerrahi Yöntemlerle lokal anestezi ile ileri yaş uygun hastalara dahi ameliyat şansı doğuyor.
Damar tıkanıklığının bacaklarda gelişmesi durumunda hastalara verdiği zarara ve belirtilere değinen Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Kalko,”Yaş faktöründen dolayı bacak damarlardaki damar sertliğine bağlı tıkanıklıklar, kireçlenme ya da romatizma ağrısı ile karıştırılır. Oysa bu belirtiler artık ileri yaşta değil gençlerde de görülmeye başlandı. 40 yaşın üstündeki herkesin bu belirtilere karşı uyanık olması gerekir. İlk belirti topallama ile başlar. Uyluk, baldır ve diz bölgesindeki damarların tıkanmasına bağlı ağrı, yürürken topallamanıza neden olur. Bu da günden güne yürüme mesafenizi kısaltır. Bir süre sonra istirahat esnasında da ağrılarınızın devam ettiğini görürsünüz. Hatta öyle ki, uykunuzu kaçıran ve çok şiddetli ağrı kesicilerin bile kesmediği ağrılar baş gösterir. Ayakta ve bacakta sürekli bir üşüme hissi olur. Kıllarda dökümle, tırnaklarda bozukluklar meydana gelir. Ayak morarır ya da siyahlaşır. Diyabetli hastalarda iyileşmeyen yaralar oluşur. Bu sinyallere mutlaka kulak verin. Özellikle hayatınızda sigara, alkol gibi alışkanlıklarınız varsa ve sağlıksız besleniyorsanız aynı zamanda genetik yatkınlığınız varsa rutin muayeneleri ihmal etmeyin ve checkuplarda mutlaka damarlarınıza da baktırın. Bütün bu belirtileri göz ardı edip ihmal etmek kangrene ve uzuv kayıplarına neden olabilir. Erken tanı iş işten geçmeden önlem almak için hayati önem taşıyor.” dedi.
  
Önce medikal tedavi, diyet ve yürüyüş önerilir.
Damar hastalarının ömür boyu mutlaka düzenli bir yaşam biçimi edinmeleri gerektiğinin önemine dikkat çeken Prof. Kalko,” Bacak damarı tıkanmalarına bağlı tedavilerde cerrahi teknikler çok gelişti. En az riskle 100 yaşını aşmış ve çok fazla kronik rahatsızlığı olan hastayı da ameliyata alabiliyoruz. 103 yaşında bacağını ameliyat ettiğimiz hastamız da mevcut. Damar tıkanıklığı ile gelen ve ameliyat kararı alınan hasta için öncelikle damar tıkanıklığının yeri çok önemli. Damar nereden tıkanmış, karın içerisinden mi tıkalı, kasıkta mı tıkalı, dizde mi tıkalı, diz altında mı tıkalı. Tıkanıklık seviyesine göre ameliyat teknikleri var. Ancak biz önceliğimizi medikal tedavi, diyet ve uygun egzersiz ile yürüyüş tekniklerinden yana kullanıyoruz. Günde 500 metre yürüyebilen ve bize zamanında başvuran bir hastayı medikal tedaviye yönlendiriyoruz. Hasta memnun olmazsa ve bu tedaviyi devam ettiremezse ameliyata yönlendiriyoruz. Diğer taraftan yürüme mesafesi kısa olup da hayatını ve geçimini sürekli hareket halinde kalarak kazanan zorunda olan insanlar var. Bunların yaşamını kolaylaştırmak için de tetkikler eğer uygunsa öncelikli olarak ameliyatı öneriyoruz. Diğer taraftan “Kritik Bacak İskemis” i dediğimiz kangrene doğru giden bacağı hemen ameliyata alıyoruz. Burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir nokta var. Damar tıkanıklığının ana sebebi olan damar sertliği gölgeniz gibi sizi mezara kadar ömür boyu takip eder. Dolaysıyla tüm hastaların yaşam biçimlerini değiştirerek öncelikle kendilerine iyi bakmaları gerekir. Sigara, alkol, sağlıksız beslenme gibi eski alışkanlıklarını devam ettirirlerse bizim uyguladığımız tedaviler geçici çözüm olmaktan öteye gitmez. Dünyanın en iyi damarını da taksanız, en iyi tekniği de uygulasanız o bacak bir gün yine kesilme noktasına gelir.” şeklinde konuştu.

 Lokal anestezi ileri yaş ve ilave kronik hastalığı olan hastaların ameliyat riskini düşürüyor.
Uygulanan cerrahi tekniklerle ilgili bilgi veren Yusuf Kalko,” Her ne kadar damar hastalıkları genç yaşlara kadar indi desek de oranı yüksek olanlar ileri yaş grubu hastalar. Bu hastalar sadece damar sorunları ile mücadele etmiyor. Kalp hastalığına bağlı birkaç defa bypass olmuş, diyalize bağlı yaşayan, akciğer hastalıkları ile mücadele eden diyabet sorunları olan hastalardan bahsediyoruz. Yüksek risk grubunda olan insanlar bunlar. Bu hastaların bir diğer ortak özelliği de yaşlılık belirtisi ile karıştırdıkları damar sorunlarında artık sona gelmiş olmaları. Çoğu bacak kangrene ramak kala yetişiyor. Burada yapılacak tek bir şey var o da cerrahi müdahale. Minimal İnvaziv Damar Cerrahisi lokal anestezi ile yaptığımız bu ameliyat, kalbi en az yorduğu için hastayı genel anestezinin risklerden uzak tutuyor. Küçük kesilerle sorunlu bölgeye damar açıcı ilaç gönderiyoruz. Şuuru açık olduğu için operasyonun faydalı olup olmayacağını daha o saniye anlayabiliyoruz. İlaçtan sonra hasta ayağını hareket ettirmeye başladığı anda ameliyattan fayda göreceğini anlayarak uygun kanaldan bypass işlemine geçiyoruz. Yaklaşık bir saatte tamamlanan ameliyat sonrası hastayı yoğun bakıma almadan normal odaya yatağına alıyoruz. Ertesi gün yürütüyoruz, iki üç gün içinde de taburcu ediyoruz.
  
Ölmüş değil ama can çekişen bacaklar kurtarılabilir.
Her kangrenli bacağın kurtarılma şansının olup olmadığını sorduğumuz kalp damar cerrahı şu açıklamalarda bulundu.
“Her kangrenli bacağı kurtaramıyoruz. Kurtarmak için bacağın can çekişiyor olması gerekir. Yani hastanın ayağı bembeyaz, az da olsa parmaklarını oynatabiliyor ama dayanılmaz ağrıları var. Bu ayak can çekişiyor ve kurtarılma şansı yüksek demektir. Öte yandan hastanın parmakları oynamıyor, sinir hasarı oluşmuş, ayağında kemiğe kadar işlemiş enfeksiyon oluşmuşsa ve ayak mosmor ya da simsiyah olmuşsa bu ayak kurtarılamaz. Bu hiç istemediğimiz bir sonuç ancak burada da vurgulamak istediğim çok önemli bir nokta var. Ayak kesilmek üzere ise ve dönüşü yoksa kesme işlemini mutlaka daha önce damar ameliyatını yapan cerrah kendisi yapmalıdır. Çünkü bu iki şeyi sağlayacaktır. Birincisi, hastanın güveni ve cerrahına inancı pekişecektir, ikincisi ise damar tıkanıklığına bağlı kangreni damar cerrahı opere ederse amputasyon seviyesi açısından doğru işlem olacaktır.  Diğer taraftan şeker hastaları bizim en önemli hasta grubumuz. Çünkü şeker hastaları ayaklarında ağrı duymazlar. Çıkan yaralar iyileşmeyince bize başvurular. Dolayısıyla ayak can çekişirken ya da kangrene dönüştüğünde durumun farkına varır ve bize başvururlar. Rutin kontroller kırk yaşın üstündeki herkes için büyük önem teşkil ediyor. Ancak şeker hastaları için bu kontroller hayati diyebilirim. Çok basit damar muayeneleri ve tahlilleri erken müdahale ile hayat kurtarıyor.”