18 Aralık 2018 Salı

İYİ HUYLU PROSTAT BÜYÜMESİNDE “PLAZMA KİNETİK” YÖNTEMİ…


Çoğunlukla 50'li yaşlardan sonra belirti vermeye başlayan iyi huylu prostat büyümesi yaşam kalitesini olumsuz etkileyebiliyor. Pekiyi iyi huylu prostat büyümesinin tedavi planlaması nasıl yapılmalı? Konu ile ilgili Üroloji Uzmanı Op. Dr. Ahmet Abbas önemli bilgiler verdi.

İyi huylu prostat büyümesinin belirtilerine değine Abbas,”İyi huylu prostat büyümesi kural olmamakla birlikte çoğunlukla 50'li yaşlardan sonra belirti vermeye başlar. Temel bozukluk idrar kanalının daralmasıdır. Buna bağlı olarak sık idrara çıkma, gece idrara kalkma, idrarın ince akması, idrar yaparken zorlanma gibi bulgular ortaya çıkar. Bu durum kişinin hayat kalitesini ve konforunu bozar. Bu nedenle prostat büyümesinin tedavi edilmesi gerekir.” dedi.
Önce medikal tedavi, fayda sağlanamazsa cerrahi…
Prostat büyümesi tedavilerine değinen Op. Dr. Ahmet Abbas,”Prostat büyümesinin tedavisi genellikle ilaçla başlar. Ancak ilaç tedavisinden fayda sağlanamazsa cerrahi tedaviler devreye girer. Günümüzde uygulanan cerrahi tedavi yöntemleri açık ve kapalı ameliyatlar olarak sıralanabilir. Açık ameliyatlar sadece çok büyük prostatlarda yapılır, ancak enfeksiyon gibi riskler taşıdığı için pek sık uygulanmamaktadır. Şu an için prostat büyümelerinde altın standart tedavi yöntemi TUR adı verilen kapalı ameliyatlardır. Bu ameliyatlarda idrar kanalından girilerek büyümüş prostat dokusu, bir enerji kaynağı kullanılarak özel birtakım aletler yardımıyla küçük parçalar halinde kesilerek dışarı çıkarılır. Kullanılan enerji kaynakları monopolar veya bipolar olarak adlandırılır. Klasik TUR yönteminde monopolar enerji kaynağı kullanılır. Bu enerji kaynağı hastanın vücudundan elektrik akımı geçmesini gerektiren bir yöntemdir. Günümüzde giderek yaygın kullanım alanı bulan Plazma Kinetik sisteminde ise kullanılan enerji kaynağı bipolardır. Bipolar yöntemin klasik monopolar yönteme göre oldukça önemli avantajları vardır. En önemli avantajı hastanın vücudundan elektrik akımı geçmemesidir. Bu ise örneğin kalp pili olan hastalarda dahi, pilin elektrik akımından etkilenmesi gibi önemli bir sorunla karşılaşmadan güvenle kullanılmasını sağlamaktadır. Bir diğer avantajı, görüntü sağlamak amacıyla kullanılan sıvıların niteliğidir. Şöyle ki klasik TUR yönteminde kullanılan bu tür sıvılara bağlı olarak bazen ölümcül olabilen TUR sendromu ( su zehirlenmesi ) adı verilen bir hastalık gelişebilir. Bu durum kullanılan sıvının vücuda geçerek sodyum miktarını düşürmesine bağlı olarak gelişir. Oysa Plazma Kinetik yönteminde aynı amaçla kullanılan sıvı serum fizyolojiktir. Bu sıvı vücuda geçse bile TUR sendromuna neden olmaz.” şeklinde konuştu.
Plazma Kinetik yönteminin avantajları.
Plazma Kinetik yönteminin avantajlarına değinen üroloji uzmanı,” Plazma Kinetik yönteminde prostat daha hızlı kesildiğinden ameliyat süresi kısadır. Kanama miktarı diğer yönteme göre daha azdır. Görüntü daha nettir. Hastanede kalma süresi daha kısadır. İdrar sondası daha kısa zamanda alınır. Darlık gelişme ihtimali son derece düşüktür. Ameliyat sonrası iyileşme süresi daha kısa sürerAyrıca Plazma Kinetik yöntemi ile mesane kanserlerinin de ameliyatları, aynı şekilde yapılabilmektedir." ifadelerini kullandı.

7 Aralık 2018 Cuma

MAKAT ÇATLAĞINA “BOTOKS”…


Ülkemizde ve dünyada en sık görülen rahatsızlıklar arasında yer alan ‘Makat Çatlağı’ yaşam kalitesi olumsuz etkiliyor. Uzmanlar ise kış mevsiminde bu hastaların şikayetlerinin arttığına vurgu yapıyor. Yüz gençleştirmede kullanılan Botoks yöntemi ise son yıllarda ‘Makat Çatlağı’ tedavilerinde de uygulanmaya başladı.


Dünyada en sık görülen rahatsızlıklar arasında yer alan anal fissür yani halk dili ile makat çatlağı yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir rahatsızlık. ‘Utandıran hastalık’ olarak nitelendirilen ve hastaların geç doktora başvurmasına neden olan rahatsızlık kış mevsiminde daha çok sorun yaratıyor. Kabızlığın daha sık görülmesi nedeniyle bu dönemde şikayetlerin arttığını ifade eden uzmanlar tedavisinde ise öncelikle hareketli yaşam, liften zengin beslenme ve bol su tüketimini öneriyor. Sık tekrarlayan durumlarda ise diyet ve ilaç tedavilerine cevap alınamayan hastalarda yüz gençleştirmede, kırışık gidermede kullanılan botoks yöntemi anal fissür tedavisinde de kullanılıyor.

Konu ile ilgili bilgi veren Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Fatih Kar, "İnsanda makat bölgesi çok fazla sinir ucu içerdiğinden dolayı oldukça hassastır. Genellikle kabızlık nedeni ile zorlu dışkılamalar sonrasında gelişir. Makatta çatlak ya da tıbbi adı ile anal fissür dünyada yaygın olarak görülen rahatsızlıklar arasında ilk sıralarda geliyor. Hastalar dışkılarken şiddetli ağrı duyuyor. Sanki küçük cam parçaları çıkarıyormuş gibi hissettiklerini ifade ediyorlar. Ancak asıl ağrı dışkılamanın bitiminde ortaya çıkıyor ve saatlerce sürebiliyor. Bu ağrılar kişiyi günlük yaşamından alıkoyacak kadar şiddetli olabiliyor. Hastalar utandıkları için doktora gitmek istemiyor ancak iş ilerleyip de içinden çıkılmaz hal alınca mecburen gidiyorlar." dedi.
Beslenmenize dikkat edin, spor yapın ve bol su için.
Anal fissür tedavilerine değinen Op. Dr. Fatih Kar, "Tedavide en önemli kısım diyet. Hareketli bir yaşam bağırsak hareketlerini artırdığı için spor ya da yürüyüşler önem teşkil ediyor. Sıvı alımı ve bol su tüketimi de tedavinin olmazsa olmazları arasında. Kişi diyet ve egzersizle fayda görmezse bu sefer medikal tedavi devreye giriyor. Medikal tedavilerde sorunlu bölgenin bir doktor tarafından değerlendirilmesini öneriyoruz. Doktor tavsiyesi ile olmak şartı ile kremler öncelikli olarak uygulanabiliyor. Bunun da çözüm olmaması durumunda eskiden hastalar cerrahiye yönlendiriliyordu. Ancak günümüzde yüz gençleştirmede kullanılan botoks uygulaması makat çatlağında da uygulanmaya başlandı. Botoksla çözüm bulunamaması durumunda ameliyat en son seçenek olarak düşünülüyor." şeklinde konuştu.


Botoksla tedavinin ayrıntılarını anlatan Kar, "Ameliyathane ortamı gerektirmeyen botoks işlemi 4-6 ay süre ile iç makat kasında geçici felç oluşturuyor ve bu dönemde makatta oluşan gevşeme ile dışkı daha rahat geçiş sağlıyor. Bu sayede makat çatlağı ya da yırtığı vücut tarafından iyileştirilebiliyor. Bu sürenin sonunda hasta diyetine dikkat ettiğinde botoks enjeksiyonunu tekrarlamaya gerek duyulmuyor ancak değişik çalışmalarda botoks tedavisi sonrasında zaman içinde yüzde 0 ila 42 oranında nüks ettiği belirtilmiş." ifadelerini kullandı.
Tekrarlamaması için dikkat edilecekler!
Tekrarı önlemek için dikkat edilmesi gerekenlere de değinen Op. Dr. Fatih Kar, "Kabız olmamak için düzenli sağlıklı besinler tüketilmeli (sebze, meyve ve özellikle baklagiller) ve bol su (günde en az 8-10 bardak) içilmeli. Bunlara ek olarak yapılacak düzenli spor aktiviteleri (örneğin yürüyüş) önerilebilir. Kahve ve alkol tüketimi azaltılmalıdır. Bu önlemlerle dışkılama alışkanlığı düzenlenebilir. Diyete dikkat edilmediği takdirde makat çatlağının yüzde 30-70 oranında tekrarladığı biliniyor.” diye konuştu.

6 Aralık 2018 Perşembe

PROF. DR. YUSUF KALKO: ”İNMEDE 1 HAFTALIK KRİTİK SÜRECE DİKKAT!”



Çağımızın vebası damar sertliğinin olumsuz sonuçlarından biri de şah damarı kaynaklı inmeler. İnme vakalarında bir süredir uygulanan açık cerrahi, felcin üzerinden 1 hafta – 10 gün geçmiş uygun hastalarda olumlu sonuçlar veriyor.


Damar sertliğinin olumsuz sonuçlarından biri olan şah damarı kaynaklı inmeler günden güne artış gösteriyor. Öyle ki veriler ülkemizde her yıl 150 bin kişinin inme geçirdiğini, bunlardan yaklaşık yüzde 70’ini şah damarı kaynaklı inmeleri oluşturduğunu belirtiyor. Uzmanlar ise şah damarı kaynaklı inmelerde ilk 6 saatlik kritik sürecin hayati öneme sahip olduğunun altını çiziyor. Ancak geç kalındığı zannedilen vakalarda da durum tamamen çaresiz değil. Prof. Dr. Yusuf Kalko’nun geliştirdiği “İnme Cerrahisi” yöntemi ile 1 hafta 10 güne kadarki uygun vakalarda açık ameliyatla felçler döndürülebiliyor. Konu ile ilgili bilgi veren Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Kalko,’’Tıp literatüründe, şah damarı tıkanıklığı nedeniyle felç geçirmiş hastalara 6’ncı saatten sonra müdahale yapılmasının kayda değer yarar sağlamayacağına dair yerleşik kanı, artık değişti. Uyguladığımız inme cerrahisi yöntemiyle hastalarda 10’uncu güne kadar başarı sağlanabiliyor; değişik derecelerde inme geçirmiş hastaları yeniden yaşama bağlayabiliyoruz. Bu başarı; hastanın genel durumuna göre bazen konuşma yetisinin geri gelmesi bile söz konusu olabilirken, bazen hastalarımızın ayağa kalkmasını bile sağlayabiliyoruz. Sonuç ne olursa olsun, her halükarda hastalarımızın hayatına olumlu katkı sağlıyoruz’’ dedi.
“Yüzde 100 tıkalı damar da açılabiliyor, 100 yaşındaki hasta da ameliyat olabiliyor.”

Damar tıkanıklığı ameliyatlarında yaşın öneminin olmadığını dile getiren Prof. Dr. Kalko, sadece lokal anestezi ile her türlü damar ameliyatını yapabildiklerini belirtti ve en yaşlı hastalarının 103 yaşında olduğunu söyledi. Lokal anestezi ve minimal invaziv damar cerrahisi tekniği ile gerçekleşen ‘İnme cerrahisi operasyonu’, ileri yaş ve ilave kronik rahatsızlığı olan hastalara da uygulanabiliyor. Yöntemle aynı zamanda yüzde 100 tıkalı damarlara da müdahale şansı doğuyor.
Lokal anestezi altında yapılan inme cerrahisi ameliyatları sırasında hastanın bilincinin açık tutulduğunu ve şah damarı kaynaklı felç ile kaybedilen hissiyatın geri gelişini bu şekilde kontrol edebildiklerini belirten Prof. Dr. Yusuf Kalko, “Hastanın maruz kalabileceği riskler lokal anestezi kullanımıyla minimuma indirgeniyor. Bu şekilde genel anestezinin komplikasyonlarından kaçınıyorsunuz. Ameliyat esnasında hastanın şuurunu gözlemliyoruz. Bu da özellikle ileri yaştaki hastalar için büyük önem teşkil ediyor. Çünkü bu durumdaki hastalar sadece damar sorunları ile değil; aynı zamanda şekerden tansiyona, kalpten, akciğer sorunlarına kadar pek çok rahatsızlıkla da mücadele ediyor. Şah damarı ameliyatında hastanın sadece boynunu uyuşturarak yaptığımız bu ameliyat sırasında onlarla sohbet ediyoruz. Bu sohbet onları dinç tutuyor ve şuur kaybını önlüyor. Şuurda ufak da olsa bir bozulma olması durumunda hemen bir kanül yardımıyla beyne kan gönderip hastanın dinç kalmasını sağlıyoruz. Bu esnada damarın içini temizleyip hızlı bir şekilde kapatıyoruz. Operasyon 30-50 dakika arasında tamamlanmış oluyor. Bu ameliyatlar stentin uygun olmadığı hastalarda da avantaj sağlıyor.” şeklinde konuştu.

72 yaşındaki Nebahat Öztürk’ün felci, bir hafta sonra yapılan açık ameliyatla döndü.
Kasım ayında sabaha karşı felç geçiren ve sol kolu ile sol bacağında hareket kaybı meydana gelen 72 yaşındaki Nebahat Öztürk’ün şah damarı kaynaklı felç geçirdiği anlaşıldı. Geçirdiği felçten bir hafta sonra Prof. Dr. Yusuf Kalko tarafından ameliyata alınan Öztürk, dikişleri alınmak üzere geldiği kontrol muayenesinde,” Kendi başıma rahatlıkla yürüyorum merdiven bile çıkabiliyorum.” dedi.
Hastayı değerlendiren Kalko,”Hasta bize gelmeden bir hafta önce felç olmuş. Sol kolu ve sol bacağında güçsüzlük ve konuşma bozukluğu vardı. Tetkiklerde sağ şah damarında kritik bir darlık tespit ettik. Hastayı değerlendirdikten sonra plağın çok yumuşak olduğunu fark ettik ve stente uygun olmadığına karar vererek açık ameliyat kararı aldık. Boynu uyuşturarak lokal anestezi ile yaptığımız ameliyatta küçük kesi ile damarın içini plaklardan temizledik. Hasta şimdi kendi ihtiyaçlarını görebiliyor, yürüyebiliyor. Sol kolunu da yavaş yavaş hareket ettirmeye başladı. Fizik tedavi süreci devam ediyor.” dedi.